ABD'NİN UYUZ VE UCUZ SİYASETİ
ABD'nin yeni başkanı kim seçilecek, seçildi mi seçiliyor mu derken sonunda ne oldu oldu ne yapacağı belli olmayan bir adamı seçildi ve görevine başladı. Koltuğuna oturdu oturalı da ne dedi, ne yaptı, ne yapacak diye dünya ağzını açmış konuşup duruyor.Daha görevine geçmeden kimi yanına alacak ne diyecek diye günlerdir yazıldı çizildi. Farklı çıkışlar yaptı dünyaya çok garip gelen demeçlerini verdi ve vermeye de hala devam ediyor.İlk icraatları radikal sayılabilecek birkaç uygulama ama esasen klasik Amerikanın faşist ve emperyaalist uygulamalarının devamı niteliğinde.Ülkesine mülteci almaması, İslamofiyi kaşıması ve bu yönde konuşması onunda diğerlerinin aynısı veya daha fazlası olacağını gösteriyor.Aslında bize ne diyesim geliyor.Ne yaparlarsa yapsınlar diyesim geliyor.Bu konunun dünya siyasetini bu kadar meşgul etmesi bu kadar konuşulması dünyanın bir anlamda aşağılık psikolojisinden ileri geliyor. Diğer yönden bakılıncada dünyanın hamisi olmuş bir devletin yeni başkanı seçiliyor. Sonuçta vereceği kararlar dünyayı etkileyecek maalesef. Her Amerikan seçimlerinde yaşadığımız sorunu yine yaşıyoruz. Ya çok iyi şeyler ya da çok kötü şeyler bekliyoruz. Medya bu konunun en temel belirleyicisi ve yönlendiricisi elbet.Sanki yılların Abd si bir anda değişecek tüm dünyaya dost ve dost olduklarınada gerçekten müttefik olacak. Her ülke buradan bir kazanç sağlayabilir miyiz az da olsa Amerikaya dost görünebilirmiyiz onun derdinde. Sanki ABD’yi seçilen başkanlar yönetiyorda anlayışlarının birkaç küçük seçimle değişeceği umuluyor. Yahudilerin bu dünyadaki istedikleri değişmedikçe Amerikanın dünya siyaseti de değişmez tabiki. Amerika ve dünya birkaç Yahudi ailenin elinde oyuncak maalesef. Bugüne kadar vatanını,milletini,ülkesini seven ve çalışan bir siyasetçi çıksa bir sebep bulunarak Yahudi lobilerinin isteklerine uygun olarak tutulmuş içerde ve dışarıda işbirlikçi hainler ve katillerce ya öldürüldü ya indirildi ya da hala bir şekilde uzaklaştırılması için uğraşılıyor.
Bunları görünce çok değil birkaç yüzyıl öncesine kadar krallar belirleyen hükümdarlara taç giyidiren Osmanlı devleti geliyor aklımıza. Osmanlı devletinde yeni bir hükümdar tahta çıktığı veya çıkacağı zaman günlerce aylarca konuşulur, önceki hükümdarla veya Osmanlının o zamana dek dünyaya koyduğu nizamla karşılaştırılıp bir sonuca ulaşılır veya o konu hakkında yorumlar yapılırdı. Önceki padişahın vefatına kimileri seviniyor kimileri üzülüyor. Yeni padişahın kuralları konuşuluyor, ya da Osmanlının adaletine ümit bağlanıyor veya hiddetinden korkuluyordu.2.Murat’ın vefatını top atışlarıyla kutlayan papalık yerine tahta çıkan Fatih’in vefatını da aynı şekilde top atışlarıyla kutlamıştı. Nitekim Fatih İstanbul’un fethinden sonra İtalya’nın fethine başlamıştı ve papa kaçacak delik arıyordu. Ancak ömrü yetmedi. Yine Fatih, Yavuz ve Kanuni zamanlarında dünyada Türklerin bu yaz nereye gireceğinin konuşulması belgelerle malumdur.Sadece Osmanlı değil Türkler yeryüzüne çıktığı andan itibaren her zaman çekinilen ve hem iyi hem kötü yönleriyle merakla beklenen bir siyaset ve veraset anlayışı izlediler. Orta Asyada iken Çin, Moğol; Avrupadayken Roma; İslamla tanışınca diğer din mensupları; Selçuklu ve Osmanlıyla da tüm dünya Türkleri ve yapacakları konuşuldu. İnşallah bu tarihin akışı yine eski seyrini buluyor ve şimdiki devletimiz Türkiye Cumhuriyeti de dünyada neler yaptığı ve yapacağı konusunda kimi çevrelerce özlemle sevgiyle kimilerince de merakla ve nefretle izleniyor.
Ülkemizde ve dünyada hala Trump'ın seçilmesine iyi diyenler var kötü diyenler var. Görüyoruz ki kötü diyenler daha fazla. Bu malum seçim konuşmalarında İslami çevrelerde Müslümanlara yönelik haddini aşan sözlerinden, dünyada ise herkesin kendi menfaatine dokunan durumlar nedeniyle meydana geliyor. Aslında her şey kuru bir laftan ibaret. Amerikan başkanları kenilerine oy getirecek lobilerin güvenini kazanmak adına seçim sürecinde akıllarına ne geliyorsa kurusıkı sallıyor iş başına geçince de durumun hiç de öyle olmadığını anlıyorlardı. Aslında ABD başkanlarının da Yahudi lobisinin kuklası olduğunu herkes biliyor. Başkanlar ABD’yi yönetmiyor. Ya da derin ABD güçleri başkanların ülkeyi yönetmelerine izin vermiyorlar. Aslında korkacak veya sevinecek bir şey yok ABD hern zamanki ABD olacak. Bizim Obama’nın seçimleri kazanmasına sevindiğimizi hatırlarım. Ya da Müslüman çevrelerin Obama’nın İslam dünyası ile ilgili sözlerini olumlu karşılamalarını hatırlarım. Ne yaptı Obama koskoca bir hiç. Hiçbir seçim vaadini yerine getiremediği gibi derin güçlere karşı hiçbir şey yapamayacağını öğrendiği için tamamen seyretmeyi,yalan söylemeyi tercih etti. Dünyayı karıştırdı. Ortadoğuyu ve İslam dünyasını kana buladı. Çocuklar öldürüldü, mülteciler öldürüldü, teröristler beslendi. Dünyada olumsuz hangi durum varsa altına imza attı. O nedenle Abd başkanlığına kim seçilmiş,ne söylemiş çok önemli değil. ABD’nin menfaatleri hep aynıdır hiç değişmez:Dünyayı karıştırmak ve sömürmek. Dünyadaki o anki durum konjoktür önemlidir, ABD ile olan ilişkilerimizde. En sevilmeyen bir adam bile o anki koşullar geregi sempatik hale gelebilir.
Aslına bakarsanız Clinton’un seçilememesi hoşuma gitti. Çünkü tamamen Obama’yla aynı siyaseti güdecekti. Dünyaya barışçıl poz verip sinsice ülkeleri karışırmaya ve kan dökmeye devam edecekti veya zulümlere sessiz kalacaktı. Trump’ın şu seçim sürecinde saçmaladığı birkaç lafı geçersek ki iş başına gelince ne de çok saçmaladığını ve asla söylediklerini yapamayacağını muhtemelen anlamıştır, aslında diğerine göre daha radikal söylemlerde bulunduğunu görebiliriz. Sonuçta siyasetten gelmeyen bir insan ve ne yapacağı da çok belli olmayan bir insan. Belki bize tuhaf gelen işler yapacak belkide terörist başını teslim edecek. İslam dünyasıyla nasıl ilişkiler kuracak belli değil. Belki de bunların tam tersi olacak. Dünya açısından en talihsiz ve en berbat insan da olabilir. Bilmiyoruz. Ama Clinton’un ne yapacağını ve yapamayacağını ezbere biliyoruz. Ayrıca da Fetöcülerin desteklediği ve milyonlarca insanın hayr için verdikleri paranın bu seçimlerde harcanmak için desteklendiği isim de Clinton’dı. Trum’ın ABD’ yi kendi içine döndürmek, kendi işleriyle uğraştırmak,Amerika’ya yol, köprü, baraj yaptırmak gibi aslında olması gereken ancak şimdiye kadar hiçbir başkan adayının söylemediği sözleri var. Bu sözler onu başkan yaptırmış olabilir. Ya da lobilerin menfaatlerine hizmet edecek gizli faktörler açısından biçilmiş kaftan olabilir bunları bilmiyoruz tabiki. Ancak çeşitli halk kitlelerince sevilmediği ve göreve geçince milyonların onu istemiyoruz diyerek sokaklara döküldüğü de bir gerçek. Çok sert tedbirlerle bu olayları bastırabildi. İslam dünyasına, Ortadoğu’ya, İsrail’e karşı söylediği sözleri de endişeyle ve nefretle elbet takip ediyoruz. Bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek.
İnşallah dediği gibi kendi içlerine döner de dünya şu ABD’ den ,yıllardır yaptıklarından ve iki yüzlü siyasetinden kurtulur. Bundan sonrada çok fazla şeyin değişeceğini sanmıyorum. İki yüz yıldır o kadar uyuz ve ucuz bir siyaset anlayışı olmuştur ki şu ABD’nin saymakla bitiremeyiz.Dünyanın tüm ülkelerini karıştır, terörizmi kendin oluştur, büyüt besle ülkelerin başına musallat et. Darbelerin, krizlerin ve de bütün fitne fesatlığın aktörü ol ondan sonra da geçmiş olsun de, seçilmiş hükümetin yanındayız de,pardon de, üzüldük de, duymadık de, yapmadık de.Halkını ikna etmek için bir düşman oluştur ve gece gündüz demeden çoluk çocuk demeden bombala.
O kadar reziller ki örneğin şu 40 yıllık süreçte Rusya ile bilmem ne yarışına gir, Rusya’ya karşı Afganistanı silahlandir, adamlar yetiştir. Sonrada başına bela oluncada oyunlar kur, sebep oluşturup İkiz kuleleri bombaladığı yalanıyla Afganistan'a gir. Nükleer silah tehdidi nedeniyle Irak'a gir. Yüz binlerce insanı öldür. Sonrada pardon yokmuş de.Aynı şekilde İran'ı tehdit et. İran'a uyguladığı ambargoyu delen Türkiye'de yargısal darbe yap. Ülkemizin potansiyelinden,tarihinden kork ve güçlenmememiz uğruna içeride kuklalar yetiştir, onlara darbe yaptır besle, darbecilerin başını muhafaza et, sonrada hükümetin yanındayız, demokrasinin yanındayız de. Ya da terörist başını yasalar var diyerek süreç işliyor gibi saçma sapan sebepler sunarak bütün foyanızı ortaya çıkaracak diye bize teslim etme.Kriz çıkar, gezi olaylarını çıkar.Ülkemizdeki bütün darbelerin planlayıcılığını yap. Menderes'in, Özal'ın, Adnan Kahveci, Recep ve Muhsin Yazıcıoğlunun,Esref Bitlis'in ve daha nicelerini katlet.O kadar soysuzlar ki kelimeler yetmez. Karıştırmadığı ülke yok.
Bu ne ucuz bir siyaset anlayışıdır. Duymadık bilmiyorduk görmedik gibi laflarla salağa yatmış bir devlet olur mu? Darbeden sonra ülkemize gelen Amerikan eski başkan yardımcısının dediği gibi biz Türkiye'deki darbe görüntülerini bilgisayar oyunu sandık. Her haltı bildiğini hatta senin yönettiğini dünyadaki herkes biliyor, dünyanın bildiğini de kendileri de biliyor olmasına rağmen sanırsın bu devlette ne televizyon ne telefon ne haberleşme ne de istihbarat var. Taş devrinde yaşıyolar. Yalanında bir üsturuplu ve güzel olanı vardır. Siyasette her zaman doğruları konuşamazsın tamam ama seninkini anlatacak laf yok. Ne basit yalanlar ne ucuz sözler. Bütün dünyayı karıştırırken hepsine orijinal bir yalan mı bulacaklar; bilmiyordum yapmadım de çık işin içinden. Zaten sana hesap soran yok ki.
Tabi ki onlarda Tayyip Erdoğan gibi bir siyaset ustası, siyasi deha yok.Hem süper güç olacaksın hemde duymadık yapmadık diyeceksin. Yaptık demeni beklemiyoruz da siyasi bir manevra yap bari. Çok komik duruma düşüyosunuz. Bu rezil siyasetiniz nedeniyle dünyada yalnızlaşacak ve karıştırdığın Filipinlerin başkanı gibi daha niceleri size güzelce sövecekler. Abd'nin yediği ve daha da yiyeceği haltlar saymakla bitmez. Bence yeni yüzyıldaki en büyük rakiplerinden biri de Türkiye olacağı için her gizli icraatı Türkiyeye ve doğu bloku ülkelere yönelik. Yanıbaşımızda bir terörist devlet kurmak için elinden geleni yapıyor.Aleni olarak silahlar veriyor. Her türlü maddi ve manevi desteği ihmal etmiyor. Olmuyor yeni terörist gruplar yetiştiriyor. Güçlenmesine çalişıyor deaş örneğinde olduğu gibi kameralar karşısında başta bu örgütü önemsemedik şimdi de büyüdüler maalesef diyebiliyor utanmazca. Biz bu örgütü Ortadoğudaki halkları Türkiyeyi parçalamak için kurduk ve yalandan da onlarla mücadele ediyormuş gibi yapıyoruz diyecek değiller ya.Hatırlar msısınız Daha geçen aylarda ypg teröristlerinin bizim operasyonlardan kendilerini kurtarmak için astıkları Amerika bayrağı üzerine yaptıkları açıklamaya bak: "Biz bunun neden olduğunu sorgulamayız. Eskiden de sorgulamadık bugünde."saçma sapan bir laf. Üç kuruşluk aklıyla ypg'ye teröristler demiyor ve her yardımı yapıyor ki deaş ile savaşıyor diyerek Türkiye ile savaştırıyo. Hani nerde Deaş ile savaşan 64 ülkelik koalisyon güçleri. Her biri baktı ki gerçekten deaş bitme noktasına geldi hemen koalisyondan çekildiler. Bir tek Türkiye sınırlarının güvenliği ve mazlum halkların istikbali ve istiklali için mücadele ediyor. Türkiyenin belirlediği ve bildirdiği teröristlerin koordinatlarını diğer ülkeler vurmuyor bile. Türkiye hariç dünya ülkelerinde açıkça deaş ile mücadele ediyoruz yalanı hakim. Sadece biz savaşıyoruz.Sanki dünya Abd’nin Avrupa’nın ve diğer koalisyon güçlerinin ne halt ettiğini bilmiyor. Ancak Türkiye'den öyle bir çekinme var ki denge siyaseti yaptığımız ülkeler bile bu duruma seyirci kalıyor, konuşmuyor ve gizli gizli kendi düşmanlarına destek veriyor.
Her zaman dünyanın bir hamisi olmuştur. Ancak en alçaklarından biri bunlar.Dünyanın İngiltere'den sonraki en kaypak devleti muhakkak. Tarihi de hep bunlarla dolu. Avrupa'nın yaşadığı 1. ve 2. Dünya savaşlarına girmeyip savaşın sonuna doğru galibi görerek savaşlara girmiş ve hiçbir kayıp vermeden savaşın galibi olmuştur. Savaş sonunda da Avrupa’yı güçlendirmemek ve tüm dünyaya şirin görünmek için yenenler yenilenlerden toprak almayacak sömürge yasak deyip, Avrupa'nın da "Yaptıgımız sömürü değil orada manda kuruyoruz oraları geliştireceğiz ,biz iyilik melekleriyiz." demelerine ses çıkarmadı. İşte bugün Abd saldırmak istediği yere demokrasi götürüyoruz yalanını Avrupalılardan özellikle de İngiltere'den öğrendi ve güle güle kullanıyor.
Zaten batıksın Abd.O eyaletlerin bir gün başına bela olacak. Geleceğin dünyasında yerin yok. 17 trilyon dolar borcunla Yahudi lobisinin kucağında oyuncaksın. Dünyayı yönetmeye çalışıyor ama kendisini lobiler yönetiyor.Başkan,kongre falan hikaye. Biride çıkıp şu Abd'yi bunların elinden kurtarayım dese hemen başkanları suikaste uğruyor. 4 başkanı öldürülen bir süper güç olur mu?
ABD'nin yeni başkanı kim seçilecek, seçildi mi seçiliyor mu derken sonunda ne oldu oldu ne yapacağı belli olmayan bir adamı seçildi ve görevine başladı. Koltuğuna oturdu oturalı da ne dedi, ne yaptı, ne yapacak diye dünya ağzını açmış konuşup duruyor.Daha görevine geçmeden kimi yanına alacak ne diyecek diye günlerdir yazıldı çizildi. Farklı çıkışlar yaptı dünyaya çok garip gelen demeçlerini verdi ve vermeye de hala devam ediyor.İlk icraatları radikal sayılabilecek birkaç uygulama ama esasen klasik Amerikanın faşist ve emperyaalist uygulamalarının devamı niteliğinde.Ülkesine mülteci almaması, İslamofiyi kaşıması ve bu yönde konuşması onunda diğerlerinin aynısı veya daha fazlası olacağını gösteriyor.Aslında bize ne diyesim geliyor.Ne yaparlarsa yapsınlar diyesim geliyor.Bu konunun dünya siyasetini bu kadar meşgul etmesi bu kadar konuşulması dünyanın bir anlamda aşağılık psikolojisinden ileri geliyor. Diğer yönden bakılıncada dünyanın hamisi olmuş bir devletin yeni başkanı seçiliyor. Sonuçta vereceği kararlar dünyayı etkileyecek maalesef. Her Amerikan seçimlerinde yaşadığımız sorunu yine yaşıyoruz. Ya çok iyi şeyler ya da çok kötü şeyler bekliyoruz. Medya bu konunun en temel belirleyicisi ve yönlendiricisi elbet.Sanki yılların Abd si bir anda değişecek tüm dünyaya dost ve dost olduklarınada gerçekten müttefik olacak. Her ülke buradan bir kazanç sağlayabilir miyiz az da olsa Amerikaya dost görünebilirmiyiz onun derdinde. Sanki ABD’yi seçilen başkanlar yönetiyorda anlayışlarının birkaç küçük seçimle değişeceği umuluyor. Yahudilerin bu dünyadaki istedikleri değişmedikçe Amerikanın dünya siyaseti de değişmez tabiki. Amerika ve dünya birkaç Yahudi ailenin elinde oyuncak maalesef. Bugüne kadar vatanını,milletini,ülkesini seven ve çalışan bir siyasetçi çıksa bir sebep bulunarak Yahudi lobilerinin isteklerine uygun olarak tutulmuş içerde ve dışarıda işbirlikçi hainler ve katillerce ya öldürüldü ya indirildi ya da hala bir şekilde uzaklaştırılması için uğraşılıyor.
Bunları görünce çok değil birkaç yüzyıl öncesine kadar krallar belirleyen hükümdarlara taç giyidiren Osmanlı devleti geliyor aklımıza. Osmanlı devletinde yeni bir hükümdar tahta çıktığı veya çıkacağı zaman günlerce aylarca konuşulur, önceki hükümdarla veya Osmanlının o zamana dek dünyaya koyduğu nizamla karşılaştırılıp bir sonuca ulaşılır veya o konu hakkında yorumlar yapılırdı. Önceki padişahın vefatına kimileri seviniyor kimileri üzülüyor. Yeni padişahın kuralları konuşuluyor, ya da Osmanlının adaletine ümit bağlanıyor veya hiddetinden korkuluyordu.2.Murat’ın vefatını top atışlarıyla kutlayan papalık yerine tahta çıkan Fatih’in vefatını da aynı şekilde top atışlarıyla kutlamıştı. Nitekim Fatih İstanbul’un fethinden sonra İtalya’nın fethine başlamıştı ve papa kaçacak delik arıyordu. Ancak ömrü yetmedi. Yine Fatih, Yavuz ve Kanuni zamanlarında dünyada Türklerin bu yaz nereye gireceğinin konuşulması belgelerle malumdur.Sadece Osmanlı değil Türkler yeryüzüne çıktığı andan itibaren her zaman çekinilen ve hem iyi hem kötü yönleriyle merakla beklenen bir siyaset ve veraset anlayışı izlediler. Orta Asyada iken Çin, Moğol; Avrupadayken Roma; İslamla tanışınca diğer din mensupları; Selçuklu ve Osmanlıyla da tüm dünya Türkleri ve yapacakları konuşuldu. İnşallah bu tarihin akışı yine eski seyrini buluyor ve şimdiki devletimiz Türkiye Cumhuriyeti de dünyada neler yaptığı ve yapacağı konusunda kimi çevrelerce özlemle sevgiyle kimilerince de merakla ve nefretle izleniyor.
Ülkemizde ve dünyada hala Trump'ın seçilmesine iyi diyenler var kötü diyenler var. Görüyoruz ki kötü diyenler daha fazla. Bu malum seçim konuşmalarında İslami çevrelerde Müslümanlara yönelik haddini aşan sözlerinden, dünyada ise herkesin kendi menfaatine dokunan durumlar nedeniyle meydana geliyor. Aslında her şey kuru bir laftan ibaret. Amerikan başkanları kenilerine oy getirecek lobilerin güvenini kazanmak adına seçim sürecinde akıllarına ne geliyorsa kurusıkı sallıyor iş başına geçince de durumun hiç de öyle olmadığını anlıyorlardı. Aslında ABD başkanlarının da Yahudi lobisinin kuklası olduğunu herkes biliyor. Başkanlar ABD’yi yönetmiyor. Ya da derin ABD güçleri başkanların ülkeyi yönetmelerine izin vermiyorlar. Aslında korkacak veya sevinecek bir şey yok ABD hern zamanki ABD olacak. Bizim Obama’nın seçimleri kazanmasına sevindiğimizi hatırlarım. Ya da Müslüman çevrelerin Obama’nın İslam dünyası ile ilgili sözlerini olumlu karşılamalarını hatırlarım. Ne yaptı Obama koskoca bir hiç. Hiçbir seçim vaadini yerine getiremediği gibi derin güçlere karşı hiçbir şey yapamayacağını öğrendiği için tamamen seyretmeyi,yalan söylemeyi tercih etti. Dünyayı karıştırdı. Ortadoğuyu ve İslam dünyasını kana buladı. Çocuklar öldürüldü, mülteciler öldürüldü, teröristler beslendi. Dünyada olumsuz hangi durum varsa altına imza attı. O nedenle Abd başkanlığına kim seçilmiş,ne söylemiş çok önemli değil. ABD’nin menfaatleri hep aynıdır hiç değişmez:Dünyayı karıştırmak ve sömürmek. Dünyadaki o anki durum konjoktür önemlidir, ABD ile olan ilişkilerimizde. En sevilmeyen bir adam bile o anki koşullar geregi sempatik hale gelebilir.
Aslına bakarsanız Clinton’un seçilememesi hoşuma gitti. Çünkü tamamen Obama’yla aynı siyaseti güdecekti. Dünyaya barışçıl poz verip sinsice ülkeleri karışırmaya ve kan dökmeye devam edecekti veya zulümlere sessiz kalacaktı. Trump’ın şu seçim sürecinde saçmaladığı birkaç lafı geçersek ki iş başına gelince ne de çok saçmaladığını ve asla söylediklerini yapamayacağını muhtemelen anlamıştır, aslında diğerine göre daha radikal söylemlerde bulunduğunu görebiliriz. Sonuçta siyasetten gelmeyen bir insan ve ne yapacağı da çok belli olmayan bir insan. Belki bize tuhaf gelen işler yapacak belkide terörist başını teslim edecek. İslam dünyasıyla nasıl ilişkiler kuracak belli değil. Belki de bunların tam tersi olacak. Dünya açısından en talihsiz ve en berbat insan da olabilir. Bilmiyoruz. Ama Clinton’un ne yapacağını ve yapamayacağını ezbere biliyoruz. Ayrıca da Fetöcülerin desteklediği ve milyonlarca insanın hayr için verdikleri paranın bu seçimlerde harcanmak için desteklendiği isim de Clinton’dı. Trum’ın ABD’ yi kendi içine döndürmek, kendi işleriyle uğraştırmak,Amerika’ya yol, köprü, baraj yaptırmak gibi aslında olması gereken ancak şimdiye kadar hiçbir başkan adayının söylemediği sözleri var. Bu sözler onu başkan yaptırmış olabilir. Ya da lobilerin menfaatlerine hizmet edecek gizli faktörler açısından biçilmiş kaftan olabilir bunları bilmiyoruz tabiki. Ancak çeşitli halk kitlelerince sevilmediği ve göreve geçince milyonların onu istemiyoruz diyerek sokaklara döküldüğü de bir gerçek. Çok sert tedbirlerle bu olayları bastırabildi. İslam dünyasına, Ortadoğu’ya, İsrail’e karşı söylediği sözleri de endişeyle ve nefretle elbet takip ediyoruz. Bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek.
İnşallah dediği gibi kendi içlerine döner de dünya şu ABD’ den ,yıllardır yaptıklarından ve iki yüzlü siyasetinden kurtulur. Bundan sonrada çok fazla şeyin değişeceğini sanmıyorum. İki yüz yıldır o kadar uyuz ve ucuz bir siyaset anlayışı olmuştur ki şu ABD’nin saymakla bitiremeyiz.Dünyanın tüm ülkelerini karıştır, terörizmi kendin oluştur, büyüt besle ülkelerin başına musallat et. Darbelerin, krizlerin ve de bütün fitne fesatlığın aktörü ol ondan sonra da geçmiş olsun de, seçilmiş hükümetin yanındayız de,pardon de, üzüldük de, duymadık de, yapmadık de.Halkını ikna etmek için bir düşman oluştur ve gece gündüz demeden çoluk çocuk demeden bombala.
O kadar reziller ki örneğin şu 40 yıllık süreçte Rusya ile bilmem ne yarışına gir, Rusya’ya karşı Afganistanı silahlandir, adamlar yetiştir. Sonrada başına bela oluncada oyunlar kur, sebep oluşturup İkiz kuleleri bombaladığı yalanıyla Afganistan'a gir. Nükleer silah tehdidi nedeniyle Irak'a gir. Yüz binlerce insanı öldür. Sonrada pardon yokmuş de.Aynı şekilde İran'ı tehdit et. İran'a uyguladığı ambargoyu delen Türkiye'de yargısal darbe yap. Ülkemizin potansiyelinden,tarihinden kork ve güçlenmememiz uğruna içeride kuklalar yetiştir, onlara darbe yaptır besle, darbecilerin başını muhafaza et, sonrada hükümetin yanındayız, demokrasinin yanındayız de. Ya da terörist başını yasalar var diyerek süreç işliyor gibi saçma sapan sebepler sunarak bütün foyanızı ortaya çıkaracak diye bize teslim etme.Kriz çıkar, gezi olaylarını çıkar.Ülkemizdeki bütün darbelerin planlayıcılığını yap. Menderes'in, Özal'ın, Adnan Kahveci, Recep ve Muhsin Yazıcıoğlunun,Esref Bitlis'in ve daha nicelerini katlet.O kadar soysuzlar ki kelimeler yetmez. Karıştırmadığı ülke yok.
Bu ne ucuz bir siyaset anlayışıdır. Duymadık bilmiyorduk görmedik gibi laflarla salağa yatmış bir devlet olur mu? Darbeden sonra ülkemize gelen Amerikan eski başkan yardımcısının dediği gibi biz Türkiye'deki darbe görüntülerini bilgisayar oyunu sandık. Her haltı bildiğini hatta senin yönettiğini dünyadaki herkes biliyor, dünyanın bildiğini de kendileri de biliyor olmasına rağmen sanırsın bu devlette ne televizyon ne telefon ne haberleşme ne de istihbarat var. Taş devrinde yaşıyolar. Yalanında bir üsturuplu ve güzel olanı vardır. Siyasette her zaman doğruları konuşamazsın tamam ama seninkini anlatacak laf yok. Ne basit yalanlar ne ucuz sözler. Bütün dünyayı karıştırırken hepsine orijinal bir yalan mı bulacaklar; bilmiyordum yapmadım de çık işin içinden. Zaten sana hesap soran yok ki.
Tabi ki onlarda Tayyip Erdoğan gibi bir siyaset ustası, siyasi deha yok.Hem süper güç olacaksın hemde duymadık yapmadık diyeceksin. Yaptık demeni beklemiyoruz da siyasi bir manevra yap bari. Çok komik duruma düşüyosunuz. Bu rezil siyasetiniz nedeniyle dünyada yalnızlaşacak ve karıştırdığın Filipinlerin başkanı gibi daha niceleri size güzelce sövecekler. Abd'nin yediği ve daha da yiyeceği haltlar saymakla bitmez. Bence yeni yüzyıldaki en büyük rakiplerinden biri de Türkiye olacağı için her gizli icraatı Türkiyeye ve doğu bloku ülkelere yönelik. Yanıbaşımızda bir terörist devlet kurmak için elinden geleni yapıyor.Aleni olarak silahlar veriyor. Her türlü maddi ve manevi desteği ihmal etmiyor. Olmuyor yeni terörist gruplar yetiştiriyor. Güçlenmesine çalişıyor deaş örneğinde olduğu gibi kameralar karşısında başta bu örgütü önemsemedik şimdi de büyüdüler maalesef diyebiliyor utanmazca. Biz bu örgütü Ortadoğudaki halkları Türkiyeyi parçalamak için kurduk ve yalandan da onlarla mücadele ediyormuş gibi yapıyoruz diyecek değiller ya.Hatırlar msısınız Daha geçen aylarda ypg teröristlerinin bizim operasyonlardan kendilerini kurtarmak için astıkları Amerika bayrağı üzerine yaptıkları açıklamaya bak: "Biz bunun neden olduğunu sorgulamayız. Eskiden de sorgulamadık bugünde."saçma sapan bir laf. Üç kuruşluk aklıyla ypg'ye teröristler demiyor ve her yardımı yapıyor ki deaş ile savaşıyor diyerek Türkiye ile savaştırıyo. Hani nerde Deaş ile savaşan 64 ülkelik koalisyon güçleri. Her biri baktı ki gerçekten deaş bitme noktasına geldi hemen koalisyondan çekildiler. Bir tek Türkiye sınırlarının güvenliği ve mazlum halkların istikbali ve istiklali için mücadele ediyor. Türkiyenin belirlediği ve bildirdiği teröristlerin koordinatlarını diğer ülkeler vurmuyor bile. Türkiye hariç dünya ülkelerinde açıkça deaş ile mücadele ediyoruz yalanı hakim. Sadece biz savaşıyoruz.Sanki dünya Abd’nin Avrupa’nın ve diğer koalisyon güçlerinin ne halt ettiğini bilmiyor. Ancak Türkiye'den öyle bir çekinme var ki denge siyaseti yaptığımız ülkeler bile bu duruma seyirci kalıyor, konuşmuyor ve gizli gizli kendi düşmanlarına destek veriyor.
Her zaman dünyanın bir hamisi olmuştur. Ancak en alçaklarından biri bunlar.Dünyanın İngiltere'den sonraki en kaypak devleti muhakkak. Tarihi de hep bunlarla dolu. Avrupa'nın yaşadığı 1. ve 2. Dünya savaşlarına girmeyip savaşın sonuna doğru galibi görerek savaşlara girmiş ve hiçbir kayıp vermeden savaşın galibi olmuştur. Savaş sonunda da Avrupa’yı güçlendirmemek ve tüm dünyaya şirin görünmek için yenenler yenilenlerden toprak almayacak sömürge yasak deyip, Avrupa'nın da "Yaptıgımız sömürü değil orada manda kuruyoruz oraları geliştireceğiz ,biz iyilik melekleriyiz." demelerine ses çıkarmadı. İşte bugün Abd saldırmak istediği yere demokrasi götürüyoruz yalanını Avrupalılardan özellikle de İngiltere'den öğrendi ve güle güle kullanıyor.
Zaten batıksın Abd.O eyaletlerin bir gün başına bela olacak. Geleceğin dünyasında yerin yok. 17 trilyon dolar borcunla Yahudi lobisinin kucağında oyuncaksın. Dünyayı yönetmeye çalışıyor ama kendisini lobiler yönetiyor.Başkan,kongre falan hikaye. Biride çıkıp şu Abd'yi bunların elinden kurtarayım dese hemen başkanları suikaste uğruyor. 4 başkanı öldürülen bir süper güç olur mu?
Yorumlar
Yorum Gönder